- 15:00“Nvidia” tarihte piyasa değeri 3,6 trilyon doları aşan ilk şirket oldu
- 14:32LG, Fas'ta çevrimiçi mağaza açıyor
- 14:00M-AUTOMOTIV, JAC Motors ile stratejik ortaklık yoluyla Fas'taki otomobil pazarını güçlendiriyor
- 12:00Marakeşh, Dünya Tıbbi Destekli Üreme Teknolojileri Konferansı'nın 22. oturumuna ev sahipliği yapıyor
- 11:00Erdoğan: Ukrayna ihtilafı ne kadar uzun sürerse diplomasinin alanı da o kadar daralır
- 10:00Süper akıllı biyobilgisayarlar yaratmak için beyin hücrelerini yapay zekayla birleştirmek
- 09:30Fas Sahra'sının tanınmasının mimarı, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın portföyünü elinde tutmak üzere atandı
- 09:01Bir can simidi...Trump'ın zaferi Google'ı parçalanma tehlikesinden kurtarabilir
- 08:30Fas'ta arkeoloji turizminin ulusal kültürel kimliğin geliştirilmesine katkısı
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Brezilyalı akademisyen: Fransa'nın tutumu Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini koruyor
Fransa'nın Fas Sahrası üzerindeki yeni konumu, resmen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından ifade edilen, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini koruyan "önemli bir jeopolitik ve diplomatik dönüm noktası"dır. Brezilyalı akademisyen Fabio Albergaria de Queiroz tarafından doğrulandığı gibi.
De Queiroz, Paris için bu "çok önemli adımın" "kraliyet diplomasisinin pragmatizmini ve verimliliğini" gösterdiğini söyledi", amerika Birleşik Devletleri ve İspanya gibi birçok etkili ülke tarafından zaten ifade edilen Fas özerklik planını destekleyen konumu hatırlamak.
Brezilyalı akademisyen şunları ekledi: "Fas'ın Sahra'daki özyönetim planının önemini yeniden teyit etmenin en iyi yolunun bu olduğuna şüphe yok." Özyönetim planının çatışmanın "olumsuz etkilerinin sona ermesini" sağlayacağını ve Fas'ın bölgesel bir lider ve aktör olarak konumunun pekiştirilmesine katkıda bulunacağını vurguladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Majesteleri Kral Muhammed VI'ya hitaben yazdığı bir mektupta, "Sahra'nın bugünkü ve geleceğinin Fas egemenliği çerçevesine girdiğini düşündüğünü" belirtti."
Macron, Fransa'nın Fas özerklik planına verdiği desteği, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak adil, sürdürülebilir ve müzakere edilmiş bir siyasi çözümün tek temeli" olarak yineledi."