- 16:31Dakhla'da, "Özerklik Koalisyonu"nun ikinci kongresi Fas'ın Sahra planına desteğini yeniden teyit etti
- 16:16Nükleer Gerilimler: Pakistan Yaklaşan Hindistan Saldırısı Uyarısında Bulundu
- 15:56Bourita, Irak Cumhurbaşkanı'nın elçisini Kraliyet Talimatları doğrultusunda kabul etti
- 15:21Türk hükümetinin müttefiki Bahçeli, PKK'nın hızla dağıtılması çağrısında bulundu
- 14:42Kim Jong-un, Tehditler Karşısında Kuzey Kore Donanmasının Nükleer Silahlarının Hızlandırılmasını Emretti
- 14:25Fas, Afrika'da mali şeffaflığı ve yönetişimi teşvik etmek amacıyla AFROSAI'nin daimi merkezini Rabat'ta barındırıyor.
- 14:00Mastercard, Değişen Küresel Düzenlemeler Karşısında Sabit Para Birimi Ödemelerini Benimsiyor
- 13:15Türkiye ve İtalya daha yakın işbirliğine kararlı
- 11:30İbrani medyası Kahire ile Ankara arasında askeri işbirliğinden söz ediyor.
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Trump ve Amerikan Adalet Sistemi: Kurumsal Kriz Görünümüyle Bir Çıkmaz
Donald Trump, Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana, federal yargı sistemiyle açık bir çatışmaya girdi ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki güç dengesi üzerinde bir gölge oluşturdu. Başkan, yargı kararlarına saygı göstermeyi amaçladığını söylese de, son eylemleri, özellikle de en tartışmalı önlemlerini sınırladığında, mahkemelerin otoritesini sorgulamaya meyillidir.
Göçmenlik, transgender hakları ve federal çalışanların toplu işten çıkarılması gibi hassas alanlardaki yürütme emirlerine karşı halihazırda 150'den fazla dava açıldı. Buna karşılık, birkaç federal yargıç, yürütme yetkisinin anayasal sınırlarını aştığını ileri sürerek bu önlemleri geçici olarak engelledi. Trump yönetimi ise, yargıçların ulusal kapsamda ihtiyati tedbirler çıkarma yetkisine meydan okuyarak, hükümetin kolları arasındaki yetkilerin bölünmesi konusunda karmaşık bir tartışmayı körüklüyor.
Endişe verici bir tırmanışla Trump, bir göçmenlik davasında olumsuz bir karar veren federal bir yargıcın görevden alınmasını kamuoyuna açıkladı. Bu doğrudan saldırı, siyasi anlaşmazlığın yargı bağımsızlığına böyle bir meydan okumayı haklı çıkaramayacağını yineleyen Baş Yargıç John Roberts'tan sert bir tepkiye yol açtı. Roberts, Trump'ın adını anmadan, Amerikan yargı sisteminin meşruiyetini ve tarafsızlığını savunmakta ısrar etti.
Yönetimin muhafazakar çoğunluklu bir Yüksek Mahkeme'ye sunduğu acil durum itirazları her zaman başarılı olmadı. Bazı usul kararları Beyaz Saray'ın argümanlarını doğrularken, özellikle Venezuela göçmen davaları ve Abrego Garcia davasında diğerleri Beyaz Saray'ın yasal stratejisini önemli ölçüde reddetti. Bu başarısızlıklar yürütme organının yasal stratejisini zayıflatıyor ve şimdilik hala bağımsız bir yargının dayanıklılığını vurguluyor.
Beyaz Saray ile mahkemeler arasındaki bu gergin iklim, anayasal bir kriz korkusu yaratıyor. Donald Trump'ın kurumlar arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlama arzusu, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan Amerikan demokrasisinin temellerini baltalamakla tehdit ediyor. Bu eğilim devam ederse, ülkeyi yürütme ve yargı arasında benzeri görülmemiş bir çatışmaya sürükleyebilir ve bu da Amerika Birleşik Devletleri'nin kurumsal istikrarını kalıcı olarak tehlikeye atma riski taşır.
Yorumlar (0)