Advertising

Çin ve ABD: Küresel düzeni yeniden şekillendiren jeopolitik bir çatışma

Çin ve ABD: Küresel düzeni yeniden şekillendiren jeopolitik bir çatışma
08:00
Zoom

On yıllardır gerginleşen ekonomik ortaklıktan sonra, Çin ile ABD arasındaki çatışma, uluslararası güç dengelerini yeniden şekillendirme tehdidi taşıyan yeni bir tırmanışa doğru ilerliyor. İki güç arasındaki ilişki artık ihtiyatlı bir işbirliği mantığıyla yönetilmiyor, ekonomi, teknoloji ve askeri diplomasiyi kapsayan açık bir stratejik rekabeti ifade ediyor.

Çin'in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne katılmasından bu yana dünyanın ikinci büyük ekonomisi olma yolunda muazzam adımlar atması, ABD'nin hakim konumunu yeniden gözden geçirmesine yol açtı. Pekin'in teknoloji, finans ve küresel altyapı alanlarındaki yükselişiyle birlikte Washington artık bu değişimi görmezden gelemez.

Bu tırmanış, Donald Trump'ın 2018'deki ilk döneminde zirveye ulaştı; Washington, Pekin'e karşı açık bir ticaret savaşı başlattı ve yüz milyarlarca dolar değerindeki Çin mallarına gümrük vergileri koydu ve Çin de benzer önlemlerle karşılık verdi. Ancak çatışma sadece ekonomik boyutta kalmayıp Tayvan sorunu, Hong Kong'daki insan hakları ve siber güvenlik gibi çetrefilli konuları da kapsamıştır.

Trump'ın 2025 yılı başında Beyaz Saray'a dönmesiyle birlikte taktiksel bir değişime tanık olduk. Müttefiklerine yönelik uzlaşmacı bir mesaj olarak yorumlanan bir hamleyle Washington, Birleşik Krallık ile "tarihi" bir ticaret anlaşması duyurdu. Anlaşma kapsamında, İngiliz otomobillerine uygulanan gümrük vergileri %27,5'ten %10'a düşürülecek ve çelik için tam muafiyet sağlanacak; karşılığında ise Boeing'den büyük bir sipariş alınacak. Trump, anlaşmayı gelecekteki ekonomik ortaklıklar için bir model olarak değerlendirerek, "ekonomik güvenliğin küresel güvenliği garanti altına aldığını" vurguladı.

Ancak Çin aynı esnekliği gösteremedi. Çinli ve Amerikalı yetkililer arasında İsviçre'de yapılacak toplantıya yönelik hazırlıklar devam ederken, ekonomik göstergeler gerginliğin sürdüğünü gösteriyor. Çin'in ABD'ye ihracatı nisan ayında yüzde 17 düştü ve tek bir ayda 7 milyar dolardan fazla zarara yol açtı. Bu, ticaret kısıtlamalarının derin etkisini yansıtıyor.

Bu sahnenin arka planında ise daha hassas dosyalar yer alıyor. Çin'in egemenliğinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü Tayvan, ABD'nin artan desteğinden yararlanmaya devam ediyor. Özellikle çip endüstrisindeki tedarik zincirlerini kontrol etme yarışı, çatışmayı ticaretin ötesine geçen ve her iki tarafın da ulusal güvenliğinin özüne inen bir konu haline getiriyor.

İki ülke arasındaki ticaretin derinliğine ve iki ülkenin örtüşen mali çıkarlarına rağmen, önümüzdeki yıllarda ilişkilerde "rekabetçi sınırlama" mantığının hakim olacağı anlaşılıyor. Her iki taraf da kapsamlı bir çatışmaya girmeden, stratejik bağımsızlığını artırmaya ve diğerine olan bağımlılığını azaltmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak bu çatışma ancak uluslararası düzenin yeniden şekillendirilmesinin bir parçası olarak anlaşılabilir. Yükselen bir kutup ile liderliğe tutunan bir kutup arasında, diğer ülkelerin çıkarlar ve uyum arasında hassas bir denge bulmaya çalıştığı yeni bir dünya şekilleniyor.

Bu kırılgan dengenin bozulması durumunda, bunun Pekin ve Washington'ı aşan etkileri olabilir ve tüm küresel ekonominin istikrarını etkileyebilir.

Yorumunuzu ekleyin

300 / Kalan karakterler 300
Yayınlama şartları : Yazara, kişilere, kutsal mekanlara hakaret etmeyin, dinlere veya ilahi varlıklara saldırmayın, ırkçı kışkırtma ve hakaretlerden kaçının

Yorumlar (0)

Yorumlarda ifade edilen görüşler yalnızca yazarlarının görüşlerini yansıtır ve Lou.Press in görüşlerini yansıtmaz

Devamını oku