Advertising
  • Fajr
  • Güneşin Doğuşu
  • Dhuhr
  • Asr
  • Maghrib
  • Isha

Facebook’ta Bizi Takip Edin

Fas Sahra Sorunu: Küresel Dengelerin Yeniden Şekillendirilmesinde Jeopolitik Bir Dönüm Noktası

10:29
Fas Sahra Sorunu: Küresel Dengelerin Yeniden Şekillendirilmesinde Jeopolitik Bir Dönüm Noktası

Fas Sahra sorunu, geleneksel diplomasinin sınırlarını aşarak uluslararası dengelerin yeniden şekillendirilmesinde önemli bir dönüm noktası haline geliyor. BM Güvenlik Konseyi bu konuyu ele almaya başladığında, sorunun yalnızca bölgesel bir anlaşmazlık değil, Konsey'in beş daimi üyesi arasında, her bir tarafın stratejik çıkarlarını ilerletmeye ve küresel düzenin sınırlarını yeniden çizmeye çalıştığı daha geniş bir mücadelenin ifadesi olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

Bu bağlamda, İspanyol gazetesi Atalayar, Atlantik ve kıyı uzantılarıyla Kuzey Afrika bölgesinin, enerji hatlarının, güvenlik koridorlarının ve nüfuz rekabetinin kesiştiği ve 21. yüzyılda uluslararası düzenin sınırlarını şekillendiren önemli bir jeopolitik merkez olarak ortaya çıktığını ortaya koydu.

Gazete, yazar Cherkaoui Rodani'nin kaleme aldığı bir makalede, Fas Sahra meselesinin artık yalnızca bölgesel bir mesele olmadığını, büyük güçler arasındaki rekabetin tezahür ettiği bir arena olduğunu ve Güvenlik Konseyi'nin jeopolitik bir satranç tahtası olduğunu, Sahra'nın yalnızca marjinal bir kare değil, rekabet eden güçlerin mantığını vurgulayan stratejik bir taş olduğunu belirtti.

Makalede, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Birleşik Krallık'ın Sahra meselesini doğrudan bölgesel istikrar ve Atlantik yollarının güvenliğiyle bağlantılı olarak gördükleri vurgulanıyor. Washington, Sahel bölgesinde güvenliği sağlayabilecek ve rakip nüfuzla mücadele edebilecek stratejik bir müttefiki güçlendirirken, meseleyi kendi kurallarıyla uyumlu bir uluslararası düzen içinde ele almayı hedefliyor.

Londra ise, ticaret ve enerji ortaklıklarını güvence altına alırken, "Küresel Britanya" doktrinini desteklemek için denizcilik mirasına ve Atlantik koridorlarına olan artan ilgisine güveniyor. Bu arada Fransa, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini tanımanın Rabat ile ortaklığını güçlendirmek için stratejik bir zorunluluk haline geldiği "reelpolitik" bir yaklaşıma yöneldi.

Gazete, Afrika kıtası düzeyinde ise kıtanın bu jeopolitik denklemde kilit bir değişken haline geldiğini ekliyor. Kıta, ECOWAS, SADC ve Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi gibi rekabet eden bölgesel ittifaklarla derin bir jeopolitik ve ekonomik yeniden yapılanmaya tanık oluyor.

Bu bağlamda Fas, yenilenebilir enerji, lojistik koridorları, bölgesel güvenlik ve Afrika finansı gibi hayati sektörlerde lider olarak ortaya çıkıyor. Bu rol aynı zamanda Rabat'ı kıtasal dönüşümde kilit bir oyuncu ve Atlantik ve kıyı stratejileri için vazgeçilmez bir merkez haline getiriyor.

Ancak yazar, bu yükselişin, Afrika Birliği'ni Fas'ın özerklik planının konsolidasyonuna direnmek için bir platform olarak kullanan Cezayir'in muhalefetiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Benzer şekilde, Güney Afrika, Fas'ın yükselişini kıtasal nüfuzuna bir tehdit olarak görürken, Nijerya, Nijerya-Fas doğalgaz boru hattı projesi aracılığıyla pratik iş birliği ile Batı Afrika'daki liderlik için gizli rekabet arasında gidip geliyor.

Makale, Rusya'nın Sahra meselesine Batı ile küresel çatışması prizmasından baktığını ve Batı müdahalesine karşı dolaylı bir direniş alanı olarak gördüğünü belirtiyor.

Öte yandan Çin, ulusal egemenlik ilkesini desteklerken, Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla Afrika'daki ekonomik nüfuzunu genişletmeye çalışarak daha incelikli bir yaklaşım benimsiyor. Sahra ve kıyı uzantıları bu bağlamda önemli bir halka.

Aynı bağlamda, Cherkaoui, Rabat'ın ikili bir zorlukla karşı karşıya olduğunu vurguluyor: Özerklik planını geri döndürülemez bir başarıya dönüştürmek ve Sahra'yı bölgesel entegrasyon merkezi haline getirmek. Bunu başarmak için Fas, Washington, Londra, Paris ve Afrika ve Latin Amerikalı ortaklarıyla iş birliği içinde özerklik planını Birleşmiş Milletler dilinde pekiştirmeli.

İkinci olarak, kıyıya enerji koridorları, Atlantik limanları ve güney illerinde sanayi bölgeleri gibi somut projeler aracılığıyla Sahra'yı bir entegrasyon merkezi olarak vurgulamalıdır.

Üçüncü olarak, Batı ile ittifakları güçlendirerek ve muhalefeti etkisiz hale getirmek için Moskova ve Pekin ile pratik diyaloglar kurarak uluslararası ilişkileri dengeli bir şekilde yönetmelidir.

Yazar, Fas Sahrası meselesinin artık bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel düzenin yeniden şekillendirilmesinde bir dönüm noktası olduğu sonucuna varmaktadır. Çıkarların ilkelerden daha fazla tanımlandığı bir dünyada, Fas Sahrası yalnızca tartışmalı bir bölge değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel istikrarın geleceğinin şekillendiği jeopolitik bir dönüm noktasıdır.



Devamını oku

×

Walaw uygulamasını indirin

//