- 14:00CMA CGM, Fas'ta lojistik altyapısını geliştirmek için Nador limanındaki yatırımlarını güçlendiriyor
- 13:00NATO Başkanı, kilit müttefik Türkiye'ye ilk ziyaretini gerçekleştirdi
- 12:15Trump'ın göç politikası: aşırılık ve ekonomik yansımalar arasında
- 11:30Dövüş sporları: geleneksel arenadan milyarlarca dolarlık küresel sektöre
- 10:45Bitcoin ve finansal riskler: Fas'ta denetimin zorlukları
- 10:00Fas otel endüstrisini yeniden keşfediyor: 2030 Dünya Kupası öncesinde turizm sektörü için yeni bir hayat
- 09:20Royal Mansour Marakeşh: Yıl sonunu kutlamak için büyü ve lüksün adresi
- 08:45“Fas, 2024 dijital hazırlık sıralamasında ilerliyor ve Kuzey Afrika’daki konumunu güçlendiriyor”
- 08:00Savaşların ışığında... 2025'te küresel buğday fiyatlarına ne olacak?
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Küresel Düzene Meydan Okumak: Doların Hakim Olduğu Bir Dünyada Ekonomik Bağımsızlık Arayışı
Giderek daha fazla birbirine bağlı hale gelen küresel ekonomide, giderek artan sayıda ülke mevcut uluslararası düzeni sorguluyor ve ABD dolarının hakimiyetine alternatifler arıyor. Bu bakış açısı değişikliği yalnızca ekonomik politikayla ilgili değil; uzun zamandır dünya meselelerini şekillendiren mevcut güç yapılarına yönelik temel bir meydan okumayı temsil ediyor.
Bu tartışmanın merkezinde, genellikle daha geniş jeopolitik dinamiklerin bir mikrokozmosu olarak görülen ABD ile İsrail arasındaki karmaşık ilişki yer alıyor. Eleştirmenler, ABD'nin sarsılmaz desteği olmadan İsrail'in bölgesel politikalarının önemli ölçüde kısıtlanacağını savunuyor. Bu iddia, yakın zamanda Birleşmiş Milletler'de Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından dile getirildi ve burada Filistinli sivillere karşı Amerikan silahlarının kullanılmasına son verilmesi çağrısında bulundu.
Ancak, sorun ikili ilişkilerin çok ötesine uzanıyor. Bazı analistler, ABD ile İsrail'in uluslararası alanda ayrı varlıklar olmadığını, aksine Batı hegemonyasını sürdürmek için tasarlanmış daha büyük bir sistemin araçları olduğunu öne sürüyor. Bu sistemin, genellikle "oligarklar" olarak adlandırılan küçük bir etkili figürler grubu tarafından düzenlendiğini ileri sürüyorlar.
Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil yakın zamanda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu kavramı ele aldı ve "dünyayı yönetmeye çalışan oligarklar ve uydularının söylemi" ile "egemenlikleri ve bağımsızlıkları için savaşan onurlu halklar" arasında bölünmüş bir dünyayı tarif etti. Gil, devlet egemenliğinden ziyade özel şirketleri ve sivil toplum kuruluşlarını önceliklendiren "kural temelli düzen" olarak adlandırdığı şeyi eleştirdi.
Bu bakış açısı, anlamlı küresel değişimin, uluslararası ilişkilerin altında yatan oligarşik sistemle yüzleşmeyi gerektirdiğini öne sürüyor. Yine de, bu yerleşik düzenin askeri ve ekonomik gücü göz önüne alındığında, geleneksel diplomatik yaklaşımlar yetersiz görünüyor. Peki, hangi alternatifler var?
Değişim için olası bir yol, bu sistemin temeline meydan okumaktır: ABD dolarının dünya rezerv para birimi olarak egemenliği. Eski ABD Başkanı Donald Trump yakın zamanda dolar üstünlüğünü sürdürmenin kritik önemini vurguladı ve kaybını "devrimci bir savaşı kaybetmekle" eşitledi.
Bu duygu, dolarizasyon karşıtı çabaların potansiyel etkisini vurgular. Dolara olan bağımlılıklarını azaltabilen ülkeler, aslında mevcut küresel finansal yapıya karşı bir ekonomik savaş kazanmış olarak görülebilir. BRICS ittifakı (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) bu çabada kilit bir oyuncu olarak ortaya çıktı ve Türkiye de dahil olmak üzere diğer ülkeler de üyeliği düşünüyor.
Dünya bu karmaşık dinamiklerle boğuşurken, ekonomik bağımsızlık ve alternatif finansal sistemler arayışı ivme kazanmaya devam ediyor. İleriye giden yol belirsizliğini korurken, yerleşik küresel düzenin benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya olduğu açık. Bu mücadelenin sonucu, gelecek nesiller için uluslararası ilişkileri yeniden şekillendirebilir.
Bu değişen manzarayı anlamak ve yönlendirmek isteyenler için, bu ekonomik ve jeopolitik değişimler hakkında bilgi sahibi olmak çok önemlidir. Ülkeler yeni ittifaklar ve finansal yapılar keşfettikçe, küresel güç dengesi önemli bir dönüşümün eşiğinde olabilir.