- 19:10Fas-İspanya ilişkileri: yenilenen stratejik iş birliğinin bir aşaması
- 17:52Fas, gemi inşa alanında küresel bir merkez olma yolunda muazzam bir potansiyele sahip.
- 13:33Trump ilk yurt dışı seyahatinde Suudi Arabistan'ı ziyaret etmeyi planlıyor.
- 13:00Fas filosunun modernizasyonu: Airbus, Embraer ve Lockheed Martin rekabette
- 12:22Dünya Sağlık Örgütü Myanmar Depremini Üst Düzey Acil Durum Olarak İlan Etti
- 11:51Fas, Türk yapımı ilk İHA partisini teslim aldı
- 10:44Gazze: Filistin İslamcı hareketi yeni ateşkes önerisini onayladı
- 09:33Fransızca site: Fas, ilkbaharda tercih edilen bir destinasyon
- 14:15Microsoft, güvenliği güçlendirmek için yapay zeka ajanlarını kullanıma sunuyor.
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Küresel şirketlerin %60'ı jeopolitik gerginlikler nedeniyle güvenlik stratejilerini yeniden değerlendiriyor
Dünya Ekonomik Forumu'nun "Küresel Siber Güvenlik Görünümü 2025" başlıklı raporu, artan jeopolitik gerginlikler, teknolojik ilerlemeler ve giderek daha karmaşık hale gelen siber suçlarla belirlenen güvenlik ortamının karmaşık evrimini vurguluyor. Raporda, küresel işletmelerin yaklaşık yüzde 60'ının bu gerilimlerden etkilendiği ve bu işletmelerin güvenlik stratejilerini kökten gözden geçirmeye yöneldiği belirtiliyor.
En endişe verici tehditler arasında, artık birçok sektördeki liderlerin en önemli öncelikleri haline gelen siber casusluk ve fikri mülkiyet hırsızlığı yer alıyor. Raporda, bu durumun önümüzdeki yıl şirketlerin siber güvenlik stratejilerini derinden etkileyeceği vurgulanıyor. Siber alanın giderek karmaşıklaşması, siyasi ve ekonomik gerginliklerle beslenerek, kuruluşların ve hükümetlerin bu sürekli değişen ortamda yol alabilmek için "önce güvenlik" anlayışını benimsemelerini gerektiriyor.
Raporun en önemli bulgularından biri de yeni bir güvenlik açığının keşfedilmesi. Büyük kuruluşların %54'ü tedarik zincirini siber güvenlik stratejilerine yönelik en büyük tehdit olarak görüyor. Bu zincirlerin karmaşıklığı ve tedarikçilerin güvenlik seviyelerine ilişkin şeffaflığın olmaması, bunları siber saldırılara karşı savunmasız hale getiriyor ve ekosistem genelinde etkilere neden oluyor.
İş dünyasında yapay zekanın (YZ) kullanımı hızla artarken, rapor endişe verici bir çelişkiyi vurguluyor: Kuruluşların %66'sı YZ'nin siber güvenlik üzerinde en büyük etkiyi gelecek yıl yaratacağına inanıyor. Ancak bunların yalnızca %37'sinde yapay zeka araçlarının güvenliğini kullanmadan önce değerlendirecek mekanizmalar bulunuyor. Bu da özellikle siber saldırılarda yapay zekanın kullanılması durumunda güvenlik ihlallerine kapı aralıyor.
Raporda dile getirilen bir diğer zorluk ise siber güvenlik mevzuatındaki artış. Bu mevzuatlar güvenliği güçlendirse de ülkeden ülkeye değişen çeşitlilik nedeniyle kurumlar için bir yük oluşturuyor. Siber güvenlik liderlerinin %76'sı, bu farklılıkların uyumluluk yeteneklerini önemli ölçüde etkilediğini ve farklı pazarlarda yüksek düzeyde güvenlik sağlamayı zorlaştırdığını söylüyor.
Siber güvenliğin iyileştirilmesinde kaydedilen ilerlemeye rağmen, beceri eksikliği en büyük zorluklardan biri olmaya devam ediyor. Raporda, siber güvenlik beceri açığının 2024'ten bu yana %8 oranında arttığı ve artan tehditlerle başa çıkmak için gereken yeteneklerde önemli boşluklar oluştuğu belirtiliyor. Bu eksiklik, giderek daha karmaşık hale gelen siber saldırılara karşı mücadeleyi zorlaştırıyor.
Kimlik avı ve sosyal dolandırıcılık gibi yapay zeka destekli saldırılar önemli ölçüde artıyor. İşletmelerin %47'si bu tehditleri bir öncelik olarak değerlendirirken, %42'si 2024'te kimlik avı saldırılarında artış gördüğünü belirtti.
Raporda ayrıca bölgeler arasında siber saldırılara hazırlık konusunda farklılıklar olduğu da ortaya konuyor. Afrika ve Latin Amerika'daki liderler, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki liderlere göre daha fazla zorlukla karşı karşıya. Avrupa ve Kuzey Amerika'da şirketlerin yalnızca %15'i hazırlıklarını yetersiz bulurken, Afrika'da bu oran %36, Latin Amerika'da ise %42.
Raporda, bu artan zorluklar karşısında "önce güvenlik" zihniyetinin benimsenmesi çağrısı yapılıyor. Tüm sektörlerdeki liderler, yalnızca teknolojik kabiliyetleri güçlendirerek değil, aynı zamanda insan becerilerini geliştirerek ve kalıcı tehditler karşısında sürdürülebilir güvenliği sağlayacak yasal ortamı düzenleyerek bu büyüyen riskleri yönetmeye hazır olmalıdır.
Yorumlar (0)