- 14:19Fas ve Moritanya: Ekonomik ilişkileri ve bölgesel kalkınmayı güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım
- 12:55Akhannouch ve Macron, Paris Uluslararası Tarım Fuarı'nı resmen açtı
- 12:12Fas, WTO programı aracılığıyla havacılık sektöründeki liderliğini vurguluyor
- 11:45Trump, ABD Genelkurmay Başkanı'nı değiştirerek bir dizi adım attı
- 11:19Türkiye, ABD'nin yumurta krizini aşmasına yardımcı oluyor
- 10:39Nijerya ve Fas: Stratejik Ortaklık İçin Bağların Güçlendirilmesi
- 10:11Trump'ın İkinci Dönemi: Sahra Çatışmasını Çözmek İçin Yeni Bir Fırsat
- 09:41Fas: Tarih ve doğanın birleştiği olağanüstü bir turizm merkezi
- 09:13Fas, Cenevre'de İnsan Hakları Konseyi'nin 58. oturumuna katılıyor
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Trump'ın İkinci Dönemi: Sahra Çatışmasını Çözmek İçin Yeni Bir Fırsat
Birleşik Devletler düşünce kuruluşu olan Carnegie Endowment for International Peace'in yakın tarihli bir raporunda, Donald Trump yönetimindeki yeni Birleşik Devletler yönetiminin Sahra çatışmasını çözmek için güçlü bir fırsata sahip olduğu belirtildi.
Raporda, Trump'ın Fas ile güçlü ilişkilerinin, krallığın özerklik planına yönelik Avrupa desteği ve Polisario Cephesi'ne yönelik azalan uluslararası destekle bir araya gelmesinin, Trump'ın ikinci döneminde bir çözüme yol açabileceği vurgulandı.
Raporda, bu yıl diplomatik ve barışçıl bir çözüme doğru ilerlemenin özellikle önemli olduğu ve Fas'ın Yeşil Yürüyüş'ün 50. yıl dönümünü kutlama hazırlıklarıyla aynı zamana denk geldiği belirtildi.
Reklam
Aralık 2020'de Birleşik Devletler, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini tanıyan bir bildiri yayınlayarak, tartışmalı bölgeyle ilgili politikasında bir değişiklik yaptı.
Raporda, Başkan Joe Biden'ın yönetiminin Trump'ın yaklaşımını incelediği ve Trump'ın tutumunu geri çekmeden veya tam olarak uygulamadan orta yolu seçtiği belirtildi.
Resmi ABD haritaları Sahra'yı Fas'ın bir parçası olarak göstermeye devam ediyor ve ABD Dışişleri Bakanlığı raporları bölgeyi Fas olarak değerlendiriyor. Ancak Biden'ın yönetimi Sahra'da konsolosluklar kurmak için herhangi bir çaba göstermedi ve 2025 Dışişleri Bakanlığı bütçesi bölgede fiziksel bir varlık için herhangi bir fon talep etmedi.
Trump ikinci dönemine girerken, rapor yönetiminin Sahra'da gerçek bir konsolosluk açmak da dahil olmak üzere 2020 politikasını sürdürebileceği birkaç yol öneriyor.
Diğer seçenekler arasında Sahra'yı Afrika Aslanı askeri tatbikatlarına dahil ederek bölgeye resmi ABD ziyaretlerini artırmak veya bölgede ABD-Fas stratejik diyaloğu düzenlemek yer alıyor.
Washington ayrıca bazı Avrupa ülkelerine Sahra'da diplomatik varlık kurmaları için baskı yapabilir.
Raporda, Trump yönetiminin Fas egemenliğine ilişkin pozisyonunu güçlendirmek için güney Fas'taki ikili yardımın yönünü değiştirebileceği vurgulandı. Ayrıca, Birleşik Devletler-Fas serbest ticaret anlaşmasının şu anda hariç tutulan Sahra'da üretilen malları da kapsayacak şekilde genişletilebileceği belirtildi.
Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğinin tam olarak uygulanması için raporda, özellikle kilit küresel aktörlerden uluslararası desteğe ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Fas, Cezayir ve Polisario'nun mültecilerin geri gönderilmesi ve yeniden entegrasyonu da dahil olmak üzere, sınırlar, özerklik önerisi ve Tindouf kamplarındaki mültecilerin durumu gibi çözülmemiş sorunlara işaret edildi.
Belgede, Fas'ın Atlantik ve Akdeniz kıyılarındaki stratejik konumunun onu uluslararası ittifaklarda önemli bir ortak haline getirmesiyle, barışçıl ve güvenli bir Fas'ın Trump'ın ikinci dönemi için stratejik bir hedef olduğu vurgulandı. Ayrıca, Birleşik Devletler Cezayir ile olumlu tarihi ilişkilere sahip ve bu da Washington'ın Polisario'ya bir tür anlaşmayı kabul etmesi için baskı yapmada Cezayir ile işbirliği yapmasına olanak tanıyabilir.
Raporda ayrıca, ABD yönetiminin başlangıçta Sahra sorununu göz ardı edebileceği konusunda uyarıda bulunuldu. Çatışmayı çözmek için sorumlu ve uzun vadeli bir yaklaşım benimsememek, şiddetin artmasına, bölgesel istikrarın, ekonominin ve daha geniş jeopolitik manzaranın tehdit edilmesine yol açabilir.
Artan çatışma ayrıca Cezayir'den Avrupa'ya petrol ve gaz tedarikini tehlikeye atabilir, Akdeniz'deki düzensiz göçü kontrol etme çabalarını baltalayabilir ve hatta Cebelitarık Boğazı'ndaki ticari nakliyeyi tehdit edebilir.
Yorumlar (0)