- 16:20Trump, Beyaz Saray'da ilk kripto para zirvesine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor
- 15:00Elon Musk'a Bangladeş'i ziyaret edip "Starlink"i başlatması için resmi davet
- 14:15Türk-Kürt uzlaşması: Ortadoğu'daki bölgesel dinamikler açısından bir dönüm noktası
- 13:05Donald Trump, İngilizceyi Amerika Birleşik Devletleri'nin resmi dili yapmayı planlıyor
- 12:25Erdoğan: Terörden arınmış bir Türkiye'ye doğru yeni bir aşamaya girdik
- 11:47Macky Sall adalete teslim oldu: Senegal eski cumhurbaşkanına karşı dava açmayı düşünüyor
- 11:11Dünya Gıda Programı Sudan'da ciddi açlık krizi konusunda uyardı
- 10:30Önde Gelen Çad Ekonomi Delegesi Dakhla'da İş ve Yatırım Fırsatlarını Dakhla – Oued Eddahab
- 09:56Zelenski, Beyaz Saray'daki tartışmanın ardından Trump'tan özür dilemeyi reddetti
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Türk-Kürt uzlaşması: Ortadoğu'daki bölgesel dinamikler açısından bir dönüm noktası
Türkiye ile Kürtler arasında bir uzlaşma, 40 yılı aşkın süredir devam eden çatışmaların ardından Ortadoğu'nun dinamiklerini yeniden belirleyebilir. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın perşembe günü yaptığı, PKK'nin faaliyetlerinin durdurulması yönündeki tarihi çağrısı, Ankara ile Kürt güçleri arasında kritik öneme sahip barış görüşmelerinin başlangıç noktası olabilir.
Analistler, bu girişimin sadece uzun ve yıkıcı bir çatışmaya son vermekle kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki jeopolitik durumun yeniden gözden geçirilmesine de yol açabileceğini düşünüyor. Bu çatışmanın barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulması, hem bölgesel istikrar hem de kendi iç ilişkileri açısından komşu ülkeler, özellikle Irak ve Suriye'nin doğrudan çıkarınadır.
Ortadoğu Araştırma Enstitüsü Kurucu Başkanı Dr. Dlawer Al-Allaf, Ankara liderliğindeki bir barış sürecinden büyük fayda sağlayabilecek Irak ve Irak Kürtleri için yüksek riskler bulunduğunu vurguluyor. Nitekim Türkiye ve PKK, Irak Kürdistanı'nda askeri üsler kurmuş, dağları çatışma alanına çevirmiştir. Türkiye, yıllardır Kuzey Irak'taki PKK mevzilerine yönelik saldırılar düzenliyor. Bu çatışmanın sona ermesi, Kürtler için daha istikrarlı bir bölgenin ve Ankara ile Bağdat arasında daha sağlıklı bir ilişkinin oluşmasına yol açabilir.
Suriye'de Türk-Kürt çatışmasından en çok etkilenen kesimlerin başında Rojava Özerk Bölgesi Kürtleri geliyor. DEAŞ'la mücadeledeki rolleri nedeniyle uluslararası alanda takdir görmelerine rağmen, tarihsel olarak siyasi, kültürel ve insan haklarından mahrum bırakılmışlardır. Öcalan'ın silah bırakma çağrısı, Suriye Kürtlerinin, dış müdahale veya Türkiye'nin işgal tehdidi olmaksızın, Şam hükümetiyle geleceklerini müzakere etme yönündeki pozisyonlarını güçlendirebilir.
Hem Suriye hem de Irak'taki Kürt liderler, Ankara ve Şam'ın kendi ülkelerinde federal bir sistemi veya herhangi bir özerk yönetim biçimini kabul etmeye hazır olmadıklarının gayet farkındalar. Bu nedenle hem Şam hem de Ankara'nın kabul edebileceği, ademi merkeziyetçi bir yönetim modeli oluşturmaya çalışacaklardır. Suriye yetkilileri, Kürt haklarının nasıl kurumsallaştırılacağına dair henüz net bir yol belirlememiş olmakla birlikte, Suriye'nin merkezi bir yönetim modelini yeniden kurarak kendisini uzlaştıramayacağını biliyorlar.
Analistler, güven inşa etmek, uzlaşıyı teşvik etmek ve Suriye'nin ulusal birliğini korumak için ademi merkeziyetçi bir yönetim modeli üzerinde anlaşmanın şart olduğu konusunda hemfikir. Özellikle Türkiye'nin artan nüfuzundan çekinen birçok Arap ülkesi, bölgesel güç dengesini sağlayacak istikrarlı bir çözüm bulunması halinde kendilerini avantajlı bir konumda bulabilirler.
ABD Başkanı Donald Trump, bölgede kalıcı barış ve ekonomik iş birliğine destek verdiğini dile getirdi. Böyle bir Türk-Kürt barış anlaşması, ABD'nin Suriye'deki askeri varlığının azaltılmasının ve jeopolitik gerginliğin hafifletilmesinin önünü açabilir.
ABD ve Avrupa'nın Ortadoğu'nun istikrarında stratejik çıkarları bulunmaktadır. Türkiye ve Kürtler bölgede önemli aktörler haline gelmiş, nüfuzlarını güvence altına almak için siyasi, mali ve askeri yatırımlar yapmışlardır. Ankara ile Kürtler arasında kalıcı bir barış, sınır gerginliklerini azaltabilir, şiddetli çatışmaları sınırlayabilir ve bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ortaklıkları kolaylaştırabilir.
ABD açısından Suriye'de PKK ile uzlaşmak, özellikle Amerikan askerlerinin kademeli olarak çekilmesinin ardından önemli bir adım olacaktır. Türkiye'nin IŞİD'le mücadelede önemli bir müttefik olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile işbirliğine yönelik daha açık bir tutum benimsemesi, Türk-Kürt ilişkilerinde bir dönüm noktası oluşturabilir ve ABD'nin bölgedeki politikasının yeniden ayarlanmasına olanak tanıyabilir.
Son olarak, Irak, Ürdün, Suriye ve Türkiye'nin IŞİD'i kontrol altına almak için başlattığı bölgesel girişimler, IŞİD'le mücadelede önemli deneyime sahip olan Suriye ve Irak'taki Kürt silahlı gruplarını da kapsayacak şekilde genişletilebilir.
Eğer Türk-Kürt barışı gerçekleşirse küresel çapta fırsatlar sunacaktır. Örneğin Türkiye, ABD ile eşgüdümlü olarak askeri kaynaklarını diğer jeopolitik krizlere yönlendirebilir ve Afrika'daki artan nüfuzunu çeşitli bölgelerdeki istikrar çabalarına destek olmak için kullanabilir.
Türkiye ile Kürtler arasındaki uzlaşma süreci nasıl gelişirse gelişsin, bu ihtilafın çözümünden elde edilecek yerel ve bölgesel kazanımlar tarihi öneme sahip olacaktır.
Yorumlar (0)