- 15:00“Nvidia” tarihte piyasa değeri 3,6 trilyon doları aşan ilk şirket oldu
- 14:32LG, Fas'ta çevrimiçi mağaza açıyor
- 14:00M-AUTOMOTIV, JAC Motors ile stratejik ortaklık yoluyla Fas'taki otomobil pazarını güçlendiriyor
- 12:00Marakeşh, Dünya Tıbbi Destekli Üreme Teknolojileri Konferansı'nın 22. oturumuna ev sahipliği yapıyor
- 11:00Erdoğan: Ukrayna ihtilafı ne kadar uzun sürerse diplomasinin alanı da o kadar daralır
- 10:00Süper akıllı biyobilgisayarlar yaratmak için beyin hücrelerini yapay zekayla birleştirmek
- 09:30Fas Sahra'sının tanınmasının mimarı, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın portföyünü elinde tutmak üzere atandı
- 09:01Bir can simidi...Trump'ın zaferi Google'ı parçalanma tehlikesinden kurtarabilir
- 08:30Fas'ta arkeoloji turizminin ulusal kültürel kimliğin geliştirilmesine katkısı
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Türkiye nüfusunun 2100'de 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) projeksiyonlarına göre, Türkiye nüfusunun 2100 yılında 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor.
Salı günü açıklanan "Nüfus Projeksiyonları, 2023-2100" çalışmasının sonuçlarına göre, projeksiyonlar, Türkiye'nin demografik yapısındaki son değişiklikleri ve kurumsal revizyon politikalarını yansıtacak şekilde güncellendi.
Doğum, ölüm ve göç oranlarındaki mevcut eğilimler hakkındaki varsayımlara dayanarak düşük, orta ve yüksek olmak üzere üç farklı senaryo oluşturulmuş ve her senaryo bu eğilimlerdeki olası değişiklikleri yansıtmaktadır.
Mevcut demografik göstergelerin devam edeceği varsayımına dayanan ana senaryoda, 2023 yılında 85 milyon 372 bin 377 olan Türkiye nüfusunun 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221'e, 2050 yılında ise 93 milyon 774 bin 618'e ulaşması bekleniyor.
Türkiye nüfusunun 2050'li yılların ortalarına kadar artmaya devam edeceği, daha sonra azalmaya başlayacağı ve 2100 yılında 77 milyonun altına düşeceği öngörülüyor.
Doğurganlık oranlarındaki hızlı düşüşün devam edeceği varsayımına dayanan düşük senaryoda ise Türkiye nüfusunun 2044 yılında 89 milyon 959 bin 486'ya ulaşacağı, 2100 yılında ise 55 milyonun altına düşeceği öngörülüyor.
Buna karşılık, doğurganlık oranlarını artırmaya yönelik tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoda ise Türkiye nüfusunun 2056 yılında 100 milyonu aşacağı öngörülmektedir.
Türkiye, giderek yaşlanan bir nüfusun getirdiği zorluklarla karşı karşıyadır. Son dönemde yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının yüzde 10'u aştığı ve BM kriterlerine göre "çok yaşlı nüfusa sahip ülke" olarak sınıflandırıldığı verileri bunu göstermektedir.
BM Nüfus Fonu'nun Mart ayında açıkladığı rakamlara göre , dünya demografisi hızla yaşlanan bir nüfusa doğru kayıyor. Avrupa, nüfusunun %19'unu oluşturan yaşlı bireylerin en yüksek orana sahip olduğu kıta olarak ortaya çıkıyor.
2023 yılı sonu itibarıyla nüfusu 85 milyonu aşan Türkiye de bu küresel eğilime paralel olarak dünyanın geri kalanıyla birlikte yaşlanmaya devam ediyor.
Türkiye yaşlanan nüfusun getirdiği olumsuzluklarla boğuşurken, politika yapıcılar ve paydaşlar bu demografik değişimle ilişkili çeşitli ihtiyaç ve zorlukları ele almak, ülkenin toplumsal dokusunda yaşlı vatandaşların refahını ve katılımını sağlamak için stratejiler geliştirmekle görevlendiriliyor.
Yaşlanan bir nüfus, bir ülke için çeşitli zorluklar doğurur. Yaşlı bireylerin oranı çalışma çağındaki nüfusa göre arttıkça, sağlık bakımı ve emeklilik gibi sosyal destek sistemleri üzerinde önemli bir baskı oluşturur.
Uzmanlara göre bu demografik değişim, iş gücünün daralmasına yol açabilir, bu da ekonomik verimliliği ve büyümeyi azaltabilir.
Uzmanlar ayrıca sağlık hizmetlerine ve emeklilik haklarına olan talebin artmasının kamu maliyesini zorlayabileceğini ve potansiyel olarak daha yüksek vergilere veya genç nesillere yönelik hizmetlerin azalmasına yol açabileceğini ileri sürüyor.
Yaşlanan nüfusun yenilikçiliği ve ekonomik dinamizmi etkileyebileceğini, daha genç ve daha dinamik bireylerin genellikle teknolojik ilerlemeyi ve ekonomik değişimi yönlendirdiğini savunuyorlar.