Facebook’ta Bizi Takip Edin
Fransa'nın Fas'ın Sahra Planına Desteği Polisario ve Cezayir'i Zorluyor
Önemli bir diplomatik gelişmede, Fransa, ABD, İspanya, İsrail ve çok sayıda Arap ve Afrika ülkesinin de dahil olduğu büyüyen uluslararası bir fikir birliğine uygun olarak Fas'ın Sahra Özerklik Planı'nı onayladı.
İki uzman, bu hareketin ayrılıkçı hırsları baltaladığını iddia ediyor. Çin'in Jilin Üniversitesi'nde Kuzey Afrika işleri uzmanı olan Jamal Ait Laadam, *Modern Diplomacy* adlı kitabında Fransa'nın duruşunun demokratik ve kalkınma sonuçları olmayan ayrılıkçı hareketlere yönelik küresel şüpheciliği vurguladığını ileri sürüyor.
Cezayir'e Baskı
Fransa'nın Fas'ın planını "rasyonel bir alternatif" olarak desteklemesi, yerel yönetimi teşvik ederken Fas'ın toprak bütünlüğünü koruyor. Bu değişim, tarihsel olarak Polisario Cephesi'ni destekleyen Cezayir için bir zorluk teşkil ediyor. Ait Laadam, Cezayir'in çatışmada önemli bir oyuncu haline geldiğini ve dikkati iç sorunlarından uzaklaştırdığını belirtiyor.
Cezayir'in müzakerelere girmesinin gerekliliğini vurguluyor ve Fas ile BM tüm tarafları masaya dönmeye çağırıyor. ABD ve Fransa sürekli diplomasi ve uzlaşmayı savunuyor.
Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü'nden Owen Kirby, kendini ilan eden Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti'ne verilen desteğin azalmasının, Fas'ın Dakhla'da 2028'e kadar bölgesel ticareti canlandırması planlanan 1 milyar dolarlık liman da dahil olmak üzere ekonomik yatırımlarıyla örtüştüğünü belirtiyor. Bu gelişme, bölgeyi yabancı konsoloslukları çeken bir ticaret merkezine dönüştürmeyi amaçlıyor.
Bu gelişmelere rağmen Kirby, devam eden siyasi çıkmazın birçok kişiyi, özellikle Cezayir mülteci kamplarındakileri belirsizlik içinde bıraktığı konusunda uyarıyor. Tüm eski sakinlerin bölgesel ilerlemeden yararlanmasını sağlamak için ileriye dönük bir yaklaşım çağrısında bulunuyor.
Her iki analist de Fas'ın çözüm çabalarına yönelik küresel desteğin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Özerklik Planı etrafındaki fikir birliği, tüm tarafları içtenlikle müzakere etmeye çağırarak kalıcı barış ve refaha giden bir yol sunuyor.
Ait Laadam, bölgede yabancı konsoloslukların kurulmasıyla gösterildiği gibi, çatışmayı çözmek için diplomatik bağların güçlendirilmesinin önemine dikkat çekerek sonlandırıyor.