- 15:42BM başkanı, yardım kamyonlarının yağmalanmasıyla Gazze savaşının "en acımasız aşamasında" olduğunu söyledi
- 16:15Dünyanın dört bir yanından parlamenterler kıtlığı önlemek için Gazze ablukasının kaldırılmasını talep ediyor
- 13:51Türkiye, İsrail ile devam eden ticaret iddialarını kesin bir dille yalanladı
- 08:04BM, Batı Şeria'daki diplomatlara İsrail'in 'kabul edilemez' ateş açmasını eleştirdi
- 16:48İsrail-Filistin çatışması: AB'nin Körfez özel temsilcisi Fas'ın rolünü övdü
- 14:13İsrail, BM'nin 14.000 Bebeğin Tehlike Altında Olduğu Uyarısıyla Gazze Saldırılarını Yoğunlaştırdı
- 08:45Bourita: Fas, diplomasi ve somut eylemlerle Filistin'e olan bağlılığını yeniden teyit ediyor
- 11:05Fas, adil ve kalıcı bir barışa ulaşmanın tek yolunun iki devletli çözüm olduğuna olan bağlılığını teyit ediyor.
- 10:0522 ülke İsrail'in Gazze yardımının 'tam olarak yeniden başlamasına' izin vermesini talep ediyor
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Hasan Nasrallah'ın Etkisi ve Mirası
Lübnan'ın militan Şii İslamcı grubu Hizbullah'ın önde gelen lideri Şeyh Hasan Nasrallah, uzun zamandır Orta Doğu'da önemli bir figür olmuştur. Etkisi, Hizbullah'ı güçlü bir siyasi ve askeri güce dönüştürdüğü otuz yılı aşkın bir süreyi kapsıyordu. Ancak son raporlar, İsrail'in Beyrut'a düzenlediği bir hava saldırısında öldürüldüğünü gösteriyor, ancak Hizbullah henüz bu gelişmeyi doğrulamadı.
Nasrallah'ın kamuoyuna çıkması, özellikle İsrail güçleri tarafından suikast korkusu olmak üzere güvenlik endişeleri nedeniyle nadirdi. Liderliği, İran ile yakın bir ittifak ve bölgedeki İsrail eylemlerine direnme taahhüdü ile belirlendi. Onun rehberliğinde Hizbullah, Hamas gibi Filistinli gruplardan savaşçılar eğitmekle kalmadı, aynı zamanda İran desteğiyle askeri yeteneklerini güçlendirdi ve İsrail'i hedef alan füzeler ve roketler elde etti.
1960 yılında Beyrut'un bir banliyösü olan Bourj Hammoud'da doğan Nasrallah, mütevazı bir ailenin dokuz çocuğunun en büyüğüydü. Siyasi yolculuğu, Lübnan'daki iç savaş sırasında Şii bir milis olan Amal hareketine katıldığında başladı. 1982'de İsrail'in Lübnan'ı işgal etmesinin ardından, İran Devrim Muhafızları'nın desteğiyle Hizbullah'ı kurdu. Grup, 1985'te Batılı güçleri kınayan ve İsrail'in yok edilmesi çağrısında bulunan açık bir mektupla resmen kuruluşunu duyurdu.
Nasrallah, Hizbullah saflarında yükseldi ve selefi Abbas el-Musavi'nin suikastından sonra 1992'de lideri oldu. İlk liderliği, İsrail'e karşı misilleme saldırıları ve 2000 yılında İsrail'in güney Lübnan'dan çekilmesiyle sonuçlanan düşük yoğunluklu bir çatışma ile karakterize edildi; Nasrallah bu anı Arap direnişi için tarihi bir zafer olarak kutladı.
2006 Lübnan Savaşı, Hizbullah'ın sınır ötesi bir baskının ardından İsrail ile bir ay süren bir çatışmaya girmesiyle Nasrallah'ın liderliğinde bir başka önemli bölümü işaret etti. Savaş her iki tarafta da önemli kayıplara yol açtı ve Nasrallah'ın destekçileri arasında ulusal bir simge olarak statüsünü daha da sağlamlaştırdı.
Sonraki yıllarda Nasrallah, Hizbullah'ın Suriye iç savaşına Başkan Beşşar Esad rejimiyle birlikte dahil olması da dahil olmak üzere karmaşık bölgesel dinamikleri yönetti. Bu hareket Lübnan'daki çeşitli gruplardan eleştiri aldı ancak aynı zamanda Hizbullah'ın Orta Doğu jeopolitiğinde kilit bir oyuncu olarak gelişen rolünü de sergiledi.
Lübnan'daki yolsuzluk ve ekonomik kötü yönetime karşı yaygın protestolar da dahil olmak üzere iç zorluklarla karşı karşıya kalmasına rağmen Nasrallah etkisini sürdürdü. Konuşmaları, onu yalnızca bir askeri komutan olarak değil aynı zamanda siyasi ve manevi bir lider olarak gören destekçileri arasında derin bir yankı buldu.
Hizbullah ile İsrail arasındaki son şiddet tırmanışı, Nasrallah'ın ölümünün doğrulanması durumunda grubun gelecekteki liderliği hakkında soruları gündeme getirdi. Analistler, bu olayın Lübnan içindeki güç dengesini önemli ölçüde değiştirebileceğini ve İran'ın bölgedeki stratejik çıkarlarını etkileyebileceğini tahmin ediyor.
Durum ortaya çıktıkça, birçok kişi bunun Hizbullah'ın yönü ve Lübnan'ın siyasi manzarası için ne anlama geldiğini düşünüyor. Böylesine etkili bir figürün kaybı, hem Hizbullah içinde iç çekişmelere hem de bölgesel ittifaklarda kaymalara yol açabilir ve Orta Doğu meselelerinde kritik bir dönüm noktasını işaret edebilir.
Yorumlar (0)