- 11:00Erdoğan: Ukrayna ihtilafı ne kadar uzun sürerse diplomasinin alanı da o kadar daralır
- 13:30Jilet kadar ince olan ABD başkanlık anketlerinin küresel yankıları olacak
- 11:25Fas, Dünya Bankası'ndan stratejik bir borçlu
- 09:10Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Dışişleri Bakanı ile görüştü
- 15:00Kiev, Türkiye'nin Ukrayna'nın yeniden inşasına daha fazla dahil olmasını bekliyor
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Trump'ın Başkanlıktan Sonraki Yabancı Bağlantıları Kaşları Kaldırdı
WASHINGTON — Görevden ayrıldığından beri eski Başkan Donald Trump, yabancı liderlerle diplomatik etkileşimlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i geride bırakarak şaşırtıcı bir düzeyde etkileşim sürdürdü. Trump'ın müttefikleri ve rakipleriyle yaptığı görüşmeler de dahil olmak üzere uluslararası ilişkilere devam eden katılımı, başkanlık sonrası rolü ve ABD dış politikası üzerindeki etkileri hakkında tartışmaları ateşledi.
Raporlara göre, gazeteci Bob Woodward'ın yakında çıkacak kitabında ortaya çıktığı üzere Trump, görevden ayrıldıktan sonra Putin ile en az yedi kez görüştü. Bu görüşmeler, özellikle Trump'ın başkanlığı sırasında Rusya ile yakın bağlarının geçmişi göz önüne alındığında, incelemeye tabi tutuldu. Trump kitabın bazı ayrıntılarını reddetse de, Putin ile etkileşimlerinin niteliği, siyasi rakiplerinin eleştirilerinin odak noktası olmaya devam ediyor.
Yabancı Liderler Hala Trump'a Kur Yapıyor
Artık görevde olmamasına rağmen Trump, Manhattan ve Florida, Palm Beach'teki ikametgahlarında birkaç üst düzey yabancı delegasyonu ağırladı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer gibi devlet başkanlarıyla yapılan bu toplantılar, resmi ikili görüşmelerin tarzını taklit ediyor. Bir örnekte Trump, geçen hafta İsrail ve İran arasındaki gerginlik tırmanırken İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu ağırladı.
Yabancı liderlerle bu sürekli temas, Trump'ın yetenekli ve etkili bir devlet adamı olarak imajını güçlendirmesini ve potansiyel olarak göreve geri dönmeye hazır olmasını sağlıyor. Trump, yakın zamanda yaptığı bir mitingde, Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping gibi liderlerle kişisel ilişkisinin diplomatik bir güç olduğunu iddia ederek, hem müttefiklerle hem de rakiplerle açık diyaloğu sürdürmenin önemini vurguladı.
Trump, bir podcast röportajında, liderlerle doğrudan ilişkilerin gerginliği azaltabileceğine inandığını vurgulayarak, "Daha sert olanlarla daha iyi iş çıkardım," dedi. Ancak eleştirmenleri, bu etkileşimlerin şeffaflık ve özel vatandaşların hükümet izni olmadan dış politika yürütmesini yasaklayan ABD yasalarına uyum konusunda endişelere yol açtığını savunuyor.
Şüpheli Yasallık ve Şüphecilik
ABD yasal çerçevesi, özellikle Logan Yasası, sivillerin yabancı hükümetlerle yetkisiz müzakerelerde bulunmasını yasaklıyor. Trump'ın başkanlık sonrası diplomasisinin Biden yönetimiyle koordine edildiğine dair kamuoyuna açık bir gösterge yok, bu da bazılarının eylemlerinin yasal bir çizgiyi aşıp aşmadığını sorgulamasına yol açıyor. Bu, ABD yetkililerinin Rusya gibi ülkelerle gergin ilişkileri yönetmeye çalışması nedeniyle özellikle hassas bir konu.
Trump'ın, Rusya tarafından casusluk suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Evan Gershkovich'in serbest bırakılmasını sağlayabileceği yönündeki önerisi de şüpheyle karşılandı. Eleştirmenler, bu tür iddiaların resmi diplomatik çabaları baltaladığını ve karmaşık ve potansiyel olarak tehlikeli bir emsale katkıda bulunduğunu savunuyor.
Putin, Orbán ve Diğer Önemli Toplantılar
Trump'ın yabancı liderlerle etkileşimleri, siyasi bir geri dönüş düşünen eski bir başkan için alışılmadık bir durum olmasa da, bazı temasları alarm veriyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman gibi otoriter figürlerle yaptığı görüşmeler özellikle endişe yarattı. Bu etkileşimler, mutlaka yasadışı olmasa da, özel bir vatandaşın bu tür tartışmalı liderlerle görüşmelerde bulunmasının uygunluğu konusunda tartışmaları alevlendiriyor.
Bununla birlikte, Trump'ın küresel erişimi bozulmadan kaldı. Melania Trump, bu haftanın başlarında yayınlanan bir anı kitabında, Trump'ların İngiltere kraliyet ailesiyle samimi bir ilişki sürdürdüğünü ve hatta Kral Charles III ile mektup alışverişinde bulunduğunu paylaştı. Bu yılki Cumhuriyetçi Ulusal Kongresi'nde yabancı ileri gelenler Trump ve ekibiyle hevesle etkileşime girdi ve bu da onun iktidara olası dönüşüne olan devam eden ilgiyi daha da vurguladı.
Müttefikler ve Danışmanlar Tartışıyor
Trump'ın uluslararası diplomasiye devam eden katılımı tamamen istenmeyen bir durum değildi. Bazı dış politika uzmanları, Trump'ın Cumhuriyetçi öncü statüsü göz önüne alındığında, yabancı liderlerin Trump ile bağlantıda kalmasının mantıklı olduğunu savunuyor. Birçok ABD başkanı altında görev yapmış deneyimli bir diplomat olan Daniel Fried, Avrupalı müttefikleri Trump'ın kampıyla iletişim hatlarını açık tutmaya teşvik etti.
"Trump dünyasına ulaşmak akıllıca," diye yorumladı Fried. Trump'ın uluslararası görüşmelerinin çoğunun savunma harcamaları ve silah alımları gibi önemli konulara odaklandığını, ABD müttefiklerinin ortak güvenlik hedeflerine olan bağlılıklarını göstermek istedikleri alanlara dikkat çekti.
Ancak Trump'ın Putin ile yaptığı iddia edilen gizli görüşmeler farklı bir endişe düzeyine yol açtı. Diğer görüşmelerinin aksine, bu görüşmeler kamuoyuna açıklanmadı ve eleştirmenlerin Trump'ın motivasyonlarını ve görüşmelerin içeriğini sorgulamasına neden oldu. Dış politika uzmanı Brian Katulis, Trump'ın gizli bilgileri kötü kullanma geçmişinin, bu açıklanmayan iletişimlerle ilişkili riskleri artırdığına dikkat çekti.
Katulis, endişesini dile getirerek bunu "ABD'li bir
karşı istihbarat görevlisinin en büyük kabusu" olarak nitelendirdi. Trump'ın Rusya gibi rakipleriyle hassas bilgileri paylaşma geçmişinin ciddi sonuçları olabileceğini belirtti.
Kampanya Konumlandırması ve Önümüzdeki Yol
2024 başkanlık seçimleri yaklaşırken, Trump'ın dış ilişkilerinin sadık tabanını caydırması pek olası değil. Ekibi bu görüşmeleri küresel barışı ve liderliği yeniden tesis etmeye hazır olduğunun kanıtı olarak çerçeveledi. Kampanya sözcüsü Karoline Leavitt, dünya liderlerinin Trump'la görüşmek için can attıklarını çünkü onun Beyaz Saray'a dönüşünü beklediklerini belirtti.
Yine de Woodward'ın yakında çıkacak kitabındaki iddiaların Trump'ın göreve uygunluğu hakkındaki devam eden tartışmaya yakıt katması bekleniyor. Bu ifşaların seçmenleri etkileyip etkilemeyeceği belirsizliğini koruyor. Günümüzün kutuplaşmış siyasi ikliminde, bazı analistler bu hikayelerin Trump'ın şansları üzerinde çok az etkisi olabileceğine inanıyor.
Bir gözlemci, "Sıradan bir seçim ortamında, bu hikayeler ciddi hasara yol açardı," dedi. "Bugünün Amerika'sında seçmenlerin yarısı omuz silkecek, diğer yarısı ise parmakla işaret edecek."
Trump ise, yabancı liderlerle diyaloğunu uluslararası çıkmazları aşmak için etkili bir araç olarak savunarak, tartışmayı reddetti. Yakın zamanda düzenlenen bir mitingde, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile olan ilişkilerine, doğrudan tarzının nasıl sonuç verdiğine dair bir örnek olarak atıfta bulundu.
Trump kampanyasına devam ederken, diplomasiye olan benzersiz yaklaşımı ve küresel sahnedeki kalıcı etkisi kesinlikle ilgi odağı olmaya devam edecek. İster bir güç ister bir dezavantaj olarak görülsün, Trump'ın dış ilişkileri siyasi kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.