- 10:50ABD ve Çin, müzakereleri yeniden başlatmak için 90 günlük gümrük ateşkesi ilan etti
- 10:10Kaynak: Türkiye, Idan Alexander'ın serbest bırakılmasını sağlamak için Washington ile Hamas arasında arabuluculuk yaptı
- 09:30Hamas ve ABD Arasında Katar'da Devam Eden Gazze Saldırıları Sırasında Nadir Doğrudan Görüşmeler Gerçekleştirildi
- 08:47Nisan 2025, yakıcı bir ay: Küresel iklim Paris Anlaşması'ndan tehlikeli bir şekilde sapıyor
- 08:10ABD medyası: Trump, Katar'dan hediye olarak lüks bir başkanlık uçağı almaya hazırlanıyor
- 07:35Trump, ABD-İsrail rehinesinin serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladı, Gazze savaşının sona ermesi çağrısında bulundu
- 16:07Donald Trump, yasadışı göçmenlerin "kendi kendini sınır dışı etmesini" öngören yönetmeliği imzaladı
- 15:23Fas, uluslararası alanda en düşük işçilik maliyetleriyle düşük maliyetli otomobil sektöründe dünyada lider konumdadır.
- 14:37Fas'ın 5 enerji ayağı: sürdürülebilir bir geçişe doğru
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Fas, büyük güçlerin kısıtlamalarına rağmen Çin ile ticaretini sürdürüyor
Münih Güvenlik Raporu 2025'e göre, ABD, Avrupa Birliği ve Hindistan gibi büyük ekonomik güçler 2020-2024 yılları arasında Çin'e ticaret kısıtlamaları uygularken, Fas kısıtlayıcı önlem almadan Pekin ile ticari ilişkilerini sürdürdü.
Nitekim rapora göre Fas, Çin dampinginden yerel sanayilerini korumak için önlemler alan ülkelerin aksine, Çin mallarına herhangi bir kısıtlama getirmedi. Bu kısıtlamalar arasında ilave gümrük vergileri, belirli ürünlere yönelik yasaklar ve özellikle teknoloji ve enerji sektörlerindeki Çin yatırımlarına sınırlamalar getirilmesi yer alıyor. Öte yandan, Fas ile Çin arasındaki ticari ilişkiler, krallığın 2017 yılında Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılmasından bu yana artış eğiliminde. Bu girişim, Çin'in altyapı, imalat ve yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımların genişlemesini hızlandırdı.
Ancak analistler, "Çin'e yönelik bu ticaret açılımının kısa vadede ekonomik faydalar sağladığını, ancak gelecekte özellikle ticari damping açısından zorluklara yol açabileceğini" düşünüyor. Nitekim düşük maliyetli Çin ürünlerinin ülkeye girişinin devam etmesi, yerel sanayileri zayıflatabilir ve dış ticaret açığını artırabilir. Ayrıca rekabet eksikliği de ortaya çıkabilir: Fas hükümeti ulusal endüstriyi desteklemek için önlem almazsa, Fas pazarı aşırı derecede Çin'e bağımlı hale gelebilir. Dolayısıyla kısıtlamaların olmaması ekonomik açıdan faydalı olabilir, ancak Batı ile Çin arasındaki gerginliğin tırmanması durumunda Fas'ı diplomatik zorluklarla karşı karşıya bırakabilir.
Aynı bağlamda veriler, "ABD, Avrupa Birliği, Hindistan, Avustralya, Japonya ve Kanada gibi bazı ülkelerin Çin'e karşı korumacı önlemler aldığını" gösteriyor. Bu önlemler arasında Çin ithalatına yüksek gümrük vergileri uygulanması, bazı ürünlerin yasaklanması ve Çin'den yapılacak yatırımlara yönelik kısıtlamaların sıkılaştırılması yer alıyor. Örneğin ABD, yarı iletkenler ve ileri teknolojilerin ithalatına kısıtlamalar getirmiş, enerji ve teknoloji sektörlerindeki Çin ürünlerine vergileri artırmıştır.
Avrupa Birliği ise yenilenebilir enerji sektörü ile ağır sanayiyi Çin dampinginden korumaya odaklanırken, Hindistan da Çin'in teknoloji uygulamalarına ve elektronik ürünlerine kısıtlamalar getirdi. Benzer şekilde Avustralya ve Japonya da Çin'in özellikle altyapı ve teknoloji sektörlerine yaptığı yatırımlara yönelik denetimlerini yoğunlaştırdı.
Öte yandan Fas, Nijerya, Türkiye, Brezilya, Güney Afrika ve Mısır gibi ülkeler, güçlü ekonomik ilişkilerini korumak veya Çin mallarına aşırı bağımlılık nedeniyle Çin'e ticaret kısıtlamaları getirmemeyi tercih ettiler.
Aynı raporda, "ABD ve Rusya'da artan risk algısının, ticaret savaşları ve saldırganın nükleer silah kullanma olasılığı konusundaki artan endişelerle de bağlantılı olabileceği" belirtiliyor. İlginçtir ki, "sadece Almanya ve İngiltere, Çin'i bir önceki yıla göre daha büyük bir tehdit olarak görüyor." Geçtiğimiz yıla kıyasla çoğu ülkede Kovid-19 salgını, enerji tedarik kesintileri ve aşırı İslamcı terörizmle ilgili endişeler önemli ölçüde azaldı.
Münih Güvenlik Raporu'nda ayrıca G7 ülkelerinin tamamının İran, Çin ve Rusya'yı müttefikten ziyade tehdit olarak gördüğü vurgulanıyor. Ancak bu ülkelerin temsili bir örneğinin yer aldığı bir ankete göre, G20 ülkelerinden hiçbirisi müttefik olmaktan daha büyük bir tehdit olarak algılanmıyor; Hindistan'da Çin, Brezilya'da ise İran hariç.
Yorumlar (0)