-
16:15
-
15:30
-
14:45
-
14:00
-
13:15
-
11:30
-
10:45
-
10:00
-
09:15
-
08:25
-
07:45
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Orta Doğu Çatışması: BM Kendi Karar Alma Sistemi Tarafından Felç Edildi
1945'te yeni bir dünya savaşını önlemek amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler, bugün artık eskimiş bir mekanizmanın içinde sıkışmış gibi görünüyor. Uluslararası krizler karşısında verimlilik ve duyarlılık göstermesi beklenen Güvenlik Konseyi, özellikle İsrail-Filistin çatışması bağlamında en bariz sınırlamalarını ortaya koyuyor.
Beş daimi üyeye (ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Birleşik Krallık) tanınan veto yetkisi, başlangıçta büyük güçleri çok taraflı sistem içinde tutmayı amaçlıyordu. Ancak 80 yıl sonra, aynı ayrıcalık genellikle herhangi bir somut eylemin önüne geçiyor. Kuralları değiştirmek, kurallardan en çok yararlananların oybirliğiyle onayını gerektiriyordu ki bu da gerçekçi olmayan bir ihtimal.
Orta Doğu özelinde, bu atalet bir trajediye dönüşüyor. 1972'den beri ABD, İsrail ile ilgili 40'tan fazla kararı veto etti; bu, tek bir çatışma için mutlak bir rekor. Bu her zaman metinler konusunda temel bir anlaşmazlık değil, daha ziyade kasıtlı bir siyasi stratejidir: Washington, önerilerin içeriğinden bağımsız olarak tarafını seçmiştir.
Rusya ise, Filistin davasına olan bağlılığından değil, ABD ve müttefiklerine sistematik olarak karşı çıkmaktan dolayı Batı'nın girişimlerini engellemek için sık sık veto yetkisini kullanmaktadır. Bu davranış, her bölgesel krizi küresel jeopolitik bir çatışma alanına dönüştürmektedir.
Sonuç, açık bir kurumsal felçtir. Ekim 2023'te Gazze'deki son tırmanışta, Güvenlik Konseyi, bombalamalar şiddetlenirken bile ortak bir tavır benimsemekten aciz olduğunu kanıtladı. Kararlar yerine, tartışmalar kararların dili üzerine tartışmalara indirgendi ve bu da hızla eylemsizliğe yol açtı.
Bu eylemsizlik, küresel kamuoyunda derin bir şüphecilik yaratıyor. Çatışmaları önleyemiyor veya durduramıyorsa BM'nin ne anlamı var? Güvenilirliğin kaybı, iş birliğinin azalmasına ve örgütün müdahale kapasitesinin daha da zayıflamasına yol açıyor.
Sınırlı da olsa alternatifler mevcut. "Barış İçin Birleşme" mekanizması, Genel Kurul'un, Konsey çıkmaza girdiğinde, kararları bağlayıcı olmasa bile harekete geçmesine olanak tanır. Dahası, bazı arabuluculuk çabaları paralel diplomatik kanallar, STK'lar veya bölgesel girişimler aracılığıyla gizlice devam etmektedir. Çözümler genellikle New York'taki BM genel merkezinden çok uzakta ortaya çıkmaktadır.
Reform ihtiyacı artık yaygın olarak kabul edilmektedir. Hindistan, Brezilya, Almanya ve Japonya gibi ülkeler daimi bir üyelik talep etmektedir. Üye devletlerin yaklaşık %25'ini temsil eden Afrika'nın ise daimi üyeliği yoktur. Ancak Konsey'i değiştirmek, en çok kaybedecek güçlerin onayını gerektirecektir.
İsrail-Filistin çatışmasında, bu kurumsal katılık yalnızca önlenebilir acıları daha da kötüleştirmektedir. Gerçek bir değişimi zorlamak için muhtemelen daha da derin bir meşruiyet krizi gerekecektir. O zamana kadar Güvenlik Konseyi, 2025 dünyasının acil durumlarından çok uzakta, 1945 dünyasının kurallarına göre çalışmaya devam edecektir.