Facebook’ta Bizi Takip Edin
AU'nun Polisario'yu Dışlaması Cezayir Diplomasisinin Çöküşünü İşaret Ediyor
Afrika Birliği'nin (AU) Polisario Cephesi'ni uluslararası ortaklarla yapılan toplantılardan dışlama kararı, Cezayir diplomasisi ve ayrılıkçı grubun hırsları için önemli bir gerileme sinyali veriyor. Bu gelişme, Fas'ın 33 yıllık bir aradan sonra 2017'de geri dönüşünün ardından AU ile stratejik yeniden etkileşiminin kıtanın siyasi manzarasını yeniden şekillendirmesiyle birlikte geliyor.
19 Temmuz'da Accra'da düzenlenen AU Yürütme Konseyi'nin 45. oturumunda, 54 üye ülkeden 52'sinin, kendini ilan eden Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti'nin (SADR) AU'nun uluslararası forumlarından dışlanmasını desteklediğini gösteren kesin bir oylama yapıldı. Bu hareket, Polisario'nun Sahra'da bağımsız bir devlet kurma çabalarına yönelik desteğin azaldığını ve Cezayir'in on yıllardır süren lobi faaliyetlerinden sonra azalan etkisini vurguluyor.
Cezayir'in Diplomatik Çabalarına Darbe
Polisario Cephesi'nin sadık bir destekçisi olan Cezayir öfkeyle tepki gösterdi. Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf kararı kınadı ve Fas'ı dışlama politikasını yürürlüğe koymak için AU'yu manipüle etmekle suçladı. Cezayirli siyasi analist Oualid Kebir'in de belirttiği gibi, açıklamaları derin bir diplomatik yenilgi duygusunu yansıtıyordu. Kebir, AU'nun kararının Cezayir'in kıta bloğu içinde Polisario'ya destek sağlamadaki başarısızlığını gösterdiğini belirtti.
Kebir, "Bu karar, büyük uluslararası forumlara yalnızca AU üye ülkelerinin katılabileceğini ima ediyor" diyerek, Cezayir'in Polisario davasını destekleme çabalarına önemli bir darbe vurduğunu vurguladı.
Fas'ın Stratejik Zaferi
Polisario'nun üst düzey toplantılardan dışlanması, AU'nun ayrılıkçı hareketlere yönelik duruşunda önemli bir değişimi işaret ediyor. Bu değişim, BM'nin Sahra çatışmasını ele alırken savunduğu pragmatik ve diplomatik gerçekçilikle örtüşüyor. Fas'ın 2007 Özerklik Planı, Fas egemenliği altında Sahra için bir dereceye kadar özyönetim öneriyor ve BM Güvenlik Konseyi, ABD ve İspanya'dan gelen onaylar da dahil olmak üzere önemli uluslararası destek kazandı.
Uluslararası hukuk uzmanı ve avukat Sabri Lhou, AU'nun kararının ayrılıkçılığa karşı büyüyen bir fikir birliğini yansıttığını belirterek bu duyguyu dile getirdi. Lhou, "AU artık ayrılıkçıların ve daha fazla ayrılıkçılığın Birliğin birliğini zayıflatacağına ikna oldu" dedi.
Tarihsel Bir Değişim
Fas'ın 2017'de AU'ya yeniden girmesi, Cezayir ve Polisario'nun Fas'ın toprak iddialarına karşı destek toplamak için kullandığı uzun süredir devam eden "boş koltuk politikası"nı sona erdirdi. Fas, AU'ya yeniden katılarak bu stratejiye etkili bir şekilde karşı çıktı ve kıta içinde birlik ve istikrarı savundu.
Kebir, AU'nun son hamlesinin, önemli mali teşviklerle "kurucu üye" olarak dahil edilen Polisario'ya yönelik politikasında tarihi bir değişime işaret ettiğini vurguladı. "Karar, SADR'nin devlet olma niteliklerinden yoksun olduğunu ve Tindouf'ta yasadışı faaliyet gösterdiğini gösteriyor" diye iddia etti.
Gelecek İçin Sonuçlar
AU'nun Polisario'yu dışlaması, Fas'ın Sahra'ya ilişkin duruşunu destekleyen daha geniş bir diplomatik yeniden yapılanmanın parçası olarak algılanıyor. Bu değişim, AU'nun Polisario'nun bağımsızlık teklifini bölge için pratik olmayan ve istikrarsızlaştırıcı olarak gören uluslararası bakış açılarıyla daha yakın bir şekilde hizalandığını gösteriyor.
Fas diplomatik kazanımlarını pekiştirmeye devam ederken, AU'nun kararı bölgesel çatışmalara birleşik ve pragmatik bir yaklaşım teşvik etme çabalarının bir zaferi olarak görülüyor. Lhou'ya göre, bu gelişme AU'nun ayrılıkçı gündemlerin etkisinden kurtulduğunu ve daha uyumlu ve istikrarlı bir Afrika kıtasının yolunu açtığını gösteriyor.
Sonuç olarak, AU'nun Polisario'yu uluslararası toplantılardan dışlaması, Fas için önemli bir diplomatik zafer ve Cezayir diplomasisi için önemli bir yenilgi anlamına geliyor. Bu karar, Afrika Birliği içindeki gelişen jeopolitik dinamikleri yansıtan, ayrılıkçılığı reddetme ve birliği benimseme yönündeki daha geniş bir eğilimi vurguluyor.