- 14:00Google yeni yapay zeka modellerini tanıttı
- 13:13Kanada Göçmenlik Bakanı Rachel Bendayan: Göçmenlik bakanlığının başında Fas kökenli bir Kanadalı var
- 12:35Dışişleri Bakanlığı: Suriye Kürtlerine haklarının verilmesi Türkiye için büyük önem taşıyor.
- 11:55BM Güvenlik Konseyi, Suriye'nin batısında sivillere yönelik katliamları kınadı
- 11:20Fas ve Sahra: Yakalanması gereken tarihi bir fırsat
- 10:45Avrupa Birliği, Fas'tan ithal edilen alüminyum jantlara anti-damping vergisi uyguladı
- 10:15ABD yetkilileri, bazı Arap ülkelerinden vatandaşların ülkeye girişini kısıtlamayı düşünüyor
- 09:41Fas'ın katılımıyla Meksika'da Parlamentolararası Birlik Kadın Parlamenterler Dünya Kongresi'nin açılışı
- 09:10ABD Dışişleri Bakanı, Güney Afrika'nın Washington Büyükelçisi'nin istenmeyen bir kişi olarak görüldüğünü belirterek sınır dışı edileceğini duyurdu.
Facebook’ta Bizi Takip Edin
Fas ve Sahra: Yakalanması gereken tarihi bir fırsat
Sahra'nın yeniden canlanmasının üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen Fas, güney eyaletleri üzerindeki siyasi, diplomatik ve ekonomik düzeydeki otoritesini güçlendirmeye devam ediyor. Cezayir'in Polisario milislerine sürekli desteğine rağmen, Rabat 1975'ten bu yana bölge üzerindeki egemenliğini giderek sağlamlaştırıyor. Ancak asıl büyük dönüm noktası, 2020 yılında Donald Trump yönetiminde ABD'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasıyla yaşandı. Bu eylem uluslararası dengeleri değiştirmiş, Fas'ın toprakları üzerindeki kontrolüne yönelik arayışında önemli bir destek sağlamıştır.
Donald Trump'ın ABD başkanlığına geri döneceği 2025 yılı, Fas için bu tanınmayı geri dönülmez bir başarıya dönüştürme açısından eşsiz bir fırsat sunuyor. Rabat'ın önündeki zorluk, siyasi aksaklıklardan ve uluslararası belirsizliklerden kaçınmak için bu tanınmayı diplomatik ve stratejik bir biçimde sürdürmektir. Bu bağlamda Fas, Sahra üzerindeki egemenliğini kalıcı bir uluslararası çerçeveye oturtmak için Washington ile sürdürdüğü ayrıcalıklı ilişkiyi en iyi şekilde değerlendirmelidir.
Trump yönetimi altında Fas, uluslararası ilişkilerde ikili yaklaşımı benimseyen pragmatik bir müttefike sahip olmanın faydasını görüyor. ABD'nin Kuzey Afrika ve Sahel-Sahra bölgesindeki stratejik ortağı olan Rabat, konumunu güçlendirmek için çeşitli kaldıraçlara sahip. Sahel'de terörle mücadele, göç akımlarının yönetimi ve deniz yollarının güvenliği Fas'ın merkezi rol oynadığı alanlardır ve bu sayede ABD'li ortağı nezdindeki konumunu güçlendirmektedir.
Fas ile İsrail arasındaki ilişkilerin 2020 anlaşmalarıyla kolaylaştırılması, Fas diplomasisine yeni bir boyut kazandırıyor. Rabat, Washington ve Tel Aviv arasındaki bu yakınlaşma, ABD'nin Fas Sahrası'nı tanımasının sürdürülebilirliğini garanti altına almak için ek bir stratejik kaldıraç teşkil ediyor. Ancak Fas'ın, ABD'yi örnek almaktan hâlâ çekinen Avrupalı ortaklarını da ikna etmesi ve destek çemberini genişletmeyi başarması gerekiyor.
Avrupa'nın direnişi ve BM'nin hareketsizliği karşısında Fas, davasını ilerletmek için diplomasisini yoğunlaştırmalıdır. Laayoune ve Dakhla'da yabancı konsoloslukların açılması olumlu bir hareket başlattı, ancak Rabat'ın Polisario Cephesi'ni diplomatik olarak izole etme ve kendi pozisyonunu destekleme konusunda hala isteksiz olan devletleri ikna etme çabalarını sürdürmesi gerekiyor.
Fas'ın karşısına çıkan tarihi fırsatın göz ardı edilmemesi gerekiyor. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü Rabat için büyük siyasi ve stratejik kaldıraç sağlıyor. Fas, ittifaklarını sağlamlaştırarak ve bölgedeki istikrar sağlayıcı rolünü güçlendirerek bu diplomatik anı tarihi bir dönüm noktasına dönüştürebilir ve bu 50 yıllık sorunu kesin olarak kapatabilir.
Yorumlar (0)